20 Eylül 2016 Salı

Isabel Allende'den Japon Sevgili


Çok sevdiğim yazar Isabel Allende'nin, 2015 yılında yayınlanan son kitabı, Japon Sevgili... Henüz Türkçe'ye tercüme edilmemiş ama eminim çok yakında Türkçe'si yayınlanacak. Ben, zevkle okuduğum bu kitabı, Bangkok'ta bir kitapçıdan aldım. Kitabın 2. Dünya Savaşı sırasında ABD'nin Japon asıllı vatandaşlarına uyguladığı baskı politikasını, medyanın da katkısıyla geliştirilen nefret söylemini, toplama kamplarını ve ötekileştirilen bir toplumu anlatam bölümü, beni hem şaşırttı, hem de çok etkiledi.

Japon Sevgili, 1939 yılında, 2. Dünya Savaşı'nın sinyalleri verildiğinde, ailesi tarafından güvenlik nedeniyle San Francisco'ya, akrabalarının yanına gönderilen Polonyalı Alma ile Alma'nın yeni ailesinin, Japon asıllı bahçıvanının oğlu Ichimei arasındaki aşkı anlatıyor. Allende, her zamanki gibi birbirinden farklı kahramanları, ayrı ayrı işliyor. Onları, tarihsel olayların içerisine özenle yerleştiriyor. Tarih kitaplarından okuduğumuz veya saklı devlet arşivlerinde kaybolup gittiği için bihaber olduğumuz savaşları, çatışmaları, darbeleri, insanlık suçlarını, zaferleri, özgürlük mücadelelerini kısacası belirli bir zaman diliminde dünyanın şahit olduğu olayları, kahramanların gözünden görüyoruz, onların duyguları ile hissediyoruz.

O zamanlar birer küçük çocuk ve arkadaş olan Alma ve Ichimei'nin sevgi dolu, eğlenceli hayatları, 1941 yılının Aralık ayında, Japonların Havai'de bulunan Pearl Harbor'daki Amerika Birleşik Devletleri donanmasına yaptığı ani saldırı sonrasında ABD'nin Japonya'ya savaş ilan etmesiyle tepetaklak olur.

24 saatten kısa süren ve 2300'den fazla ABD askerinin öldüğü Pearl Harbor baskını sonrasında, Roosevelt Japonya'ya karşı, birkaç gün sonra da Hitler ve Mussolini ABD'ye karşı savaş ilan eder.

Aynı anda, ABD'de medyanın da etkisiyle, Asyalılara karşı kapsamlı bir nefret kampanyası başlar. Halk, yıllardır birlikte yaşadığı insanları, "sarı benizli" olarak nitelemeye, tüm Asya kökenli vatandaşları ajanlık yapmak ve düşman ile işbirliği halinde olmakla suçlamaya başlar. Bunu, çok sayıda masum insanın tutuklanması takip eder. Balıkçı teknelerinde bulunan ve haberleşmek amacıyla kullanılan kısa dalga telsizler veya çiftçilerin arazileri temizlemek için kullandıkları dinamitler; bir süre sonra da mutfak bıçakları, dürbünler, fotoğraf makinaları, dini heykelcikler, geleneksel kıyafetler ve başka dildeki yayınlara sahip olmak bile suç unsuru sayılır ve gözaltılar, tutuklamalar artar.

2 ay sonra, Roosevelt, "sarı benizliler" tarafından işgal girişimi ihtimalinin olduğu gerekçesiyle, Kaliforniya, Oregon, Washington, Arizona, Idaho, Montana, Nevada ve Utah'ta bulunan tüm Japon asıllı vatandaşların bu bölgelerden tahliye edilerek, ordu tarafından 3 hafta içerisinde oluşturulan toplama kamplarına yerleştirilmesi emrini verir.

1942 yılının Mart ayında bir sabah, San Francisco halkı, Japon nüfusun şehri hemen boşaltması gerektiği anonsu ile uyanır. Önce, Japon asıllı vatandaşların evlerinin 5 mil ötesine özel izin olmadan geçmeleri, akşam 8 ile sabah 6 arasında ise evlerinden çıkmaları engellenir. Aynı zamanda, cemaat liderleri, dini liderler, işadamları, öğretmenler evlerinden alınıp, arkalarında ailelerini bırakarak bilinmeyen yerlere götürülür. Geride kalanlar ise banka hesaplarının dondurulduğunu farkederler, kısa süre sonra da ellerinde, avuçlarında ne varsa, yok pahasına satmak ve evlerinin kapılarına kilit vurup, yurtlarını terk etmek zorunda kalırlar.

Ağustos ayına kadar, 120 binden fazla erkek, kadın ve çocuk, çeşitli yerlerde kurulan 10 toplama kampına yerleştirilir. Yaşlılar ve akıl hastaları hastanelerden, çocuk ve bebekler yetimhanelerden toplanır. Şehirler, kapısına kilit vurulmuş boş evler, sahiplerinin ani gidişlerinden sonra sokaklarda aç ve susuz gezen kedi ve köpekler ile yeni ve belirsiz bir hayata sürüklenen insanların, yıllar önce daha iyi bir hayat umuduyla "Amerika'ya göç eden atalarının şaşkın ruhlarının" dışında bomboş kalır, birer hayalet şehre dönüşür.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder