7 Mayıs 2017 Pazar

Yapım ve Geliştirme Nedeniyle Bir Süreliğine Seyahate Kapalıyız...

Neredeyse 6 aydır, tüm ısrarlarıma, serzenişlerime rağmen dünya tatlısı doktorumun eliyle çizilmiş, aile ve sevdiklerim tarafından güçlendirilmiş bir hayali sınırdan, bulunduğum noktadan yaklaşık 60 km'yi bulan bir alandan dışarı çıkmışlığım yok. Havalimanı yolu, uçağın kokusu, kabin amirinin anonsu, neredeyse her zaman iştahla yediğim uçak yemekleri, elimde pasaportum, sırtımda çantam, havalimanının koridorlarını, hızlı hızlı ama dünyanın fatihiymişim gibi arşınladığım günler burnumda tütüyor. 

Çünkü birkaç aydır, dünyanın en tatlı yolcularını taşıyan bir sıcak hava balonuyum. İkizlerimiz Deniz ve Mercan, içimde büyüyüp, serpildikçe de bu balonun uçabileceği hayali sınır yavaş yavaş daralıyor.

Şikayetçi miyim? Tabii ki hayır. Seyahat anılarımı, çocukluktan bu yana okuduğum, en sevdiğim kitaplarımı, dinlemekten bıkmadığım şarkıları ve favori filmlerimi onlara anlatmak için sabırsızlanıyorum. Düşünsenize, annem hediye etmeyi çok seven bir insan olduğu için bir hayli eksilse de  yine de önemli bir arşiv olan ve yıllardır annem tarafından saklanan Pippi Uzun Çoraplı Kız, Kim Takar Salatalık Kralını, Bir Şeftali Bin Şeftali ve daha birçok değerli kitabım, çok yakında küçük bir törenle yeni sahiplerine geçecek. 

Bu kitapların, biriktirilen deneyimlerin, gezdiğimiz coğrafyalarda çocukların yaşayışlarına ilişkin şimdiden aklımda beliriveren, masallaştırılmış anıların ve ilk etapta bizler tarafından yaratılan yaşam alanlarının, onları modern dünyanın empoze ettiği cinsiyetçi ayrıştırma ve rollerden bir nebze koruyacağını umuyorum. En azından ilk nefes aldıkları andan itibaren aynı batını paylaştıkları için karşı cinsiyeti belki de doğuştan bilerek, anlayarak ve belki empati yetisine sahip olarak doğacaklar. Ne mutlu bize! Bu da hayatın bir bonusu oldu ☺.

Henüz pıtırıkların odalarını hazırlamadık ama ilk seyahatimizi planlamaya başladık. Her şey yolunda giderse, gezgin bebelerimiz ile ilk seyahatimizi sonbaharda İstanbul'a yapmayı düşünüyoruz. Tabii önce doktorlarından izin almamız ve basıncın minnacık kulaklarını incitmeyeceğinden emin olmamız gerekecek. Uçağın kapısında çekilecek ilk fotoğrafın ayrıntılarını düşündüm bile.

Bebeler büyürken, ben de çok çabuk yorulsam da gezmekten geri kalmıyorum. Doktorumuz artık yürüyüşlere başyabileceğimizi söylediğinin ertesi günü 7 km yürüdüğümüzü duyunca, hemen duruma el koydu ve yürüyüşlerimizi sabah - akşam 20'şer dakika ile sınırlandırdı. Ben de daha önce hiç girmediğim sokaklara girip, kitapçılar, cafeler, restoranlar keşfediyorum. Yürüyerek seyahat de çok keyifliymiş.

Sonbahara kadar, eğer şartlar el verirse (ki bir süredir mümkün olmadı) paylaşımlara devam etmeye çalışacağım ama eskisi kadar sık olamayacak gibi görünüyor. Pıtırcıklar hızlı gelişim aşamasında oldukları için kolay tükeniyorum zira.  

Diğer bir deyişle, küçük hayat belirtileri verecek olsak da yapım ve geliştirme nedeniyle bir süreliğine seyahatlere kapalıyız. Ancak yakında çok daha geniş bir kadro ve yenilikler ile karşınızda olacağız...