22 Ocak 2017 Pazar

Selam Sana Yüreğimin Derinliklerinden Ey Beyrut…

“Amira, bize kadınları nasıl seveceğimizi anlatan bir kitap lazım. Yoksa hep böyle şapşal ve kavruk kalacağız. Bize kadınların nefesini genişletecek, o nefesin rüzgarına yelken açmamızı öğretecek bir kitap lazım. Yoksa biz ne kadar sevilsek tamir olamayız.”

Bu kez, bir yolculuğumdan değil, Ece Temelkuran’ın Düğümlere Üfleyen Kadınlar kitabında bir kadının kalbini kırmış bir adamı öldürmek için Arap Baharı’nın en sıcak zamanlarında, Ortadoğu’da yolculuğa çıkan dört yaralı ama güçlü kadının yolculuğundan bahsedeceğim.

4 kadının yolculuğuna, Ortadoğu’nun efsane kadın sanatçılarından şarkılar eşlik ediyor. Eğer kitap okunurken, kitapta bahsi geçen Ümmü Gülsüm’den Aşk Köprüsü ve Inta Omri, Warda’dan Ah Zaman, Asmahan’dan Ya Habibi Taala dinlenirse, nefis bir ahenk oluşuyor.

Kitapta, kadın kahramanlarımız Beyrut’a ayak bastıklarında, olaylar arka arkaya çözülüyor. Beyrut’un büyüsü, okuyucuya da yansıyor. Beyrut için “Çünkü Beyrut, hikâyelerin sonunun hiç de senin yazdığın gibi olmadığı bir şehir.” diyor kitap. “Burası Lübnan… Her an her şey olabilir, hiçbir şey de olmayabilir…” diye sürdürüyor.

Beyrut’un en ünlü yapılarından, iç savaşta harabeye dönen Saint George Oteli’ndeyiz şimdi de. Görkemli Fransız mimarisiyle, ışıl ışıl otelin salonunda güzel, Lübnanlı kadınlar bakımlı, güzel giyimli; saçları briyantinli erkekler, şık ve pahalı elbiselere bürünmüş. Sahnede, Lübnanlı şarkıcı Fairuz… Le Beirut’u söylüyor:

Selam sana yüreğimin derinliklerinden… Ey Beyrut! Kabul edin bu selamımı, Ey denizler, evler ve eski denizlerin yeni yüzü çöller... O ki benim halkımın hamurundan yoğrulmuştur, ekmeğim, içkim, yaseminim... Ateşin ve dumanın tadı nasıl oldu? Beyrut! Seni terk eden delidir… Ey Beyrut! El üstünde tutulacak şehirsin sen…



Saint George Oteli’nin görkemli havasından çıkıp, Beyrut’un biraz daha orta halli mahallelerine doğru yürüyoruz. Lübnanlı yönetmen, oyuncu ve senarist, güzeller güzeli Nadine Labaki’nin hem yönetip, hem oynadığı Karamel yani Sukkar Banat filmindeki birbirinden tatlı 4 kadının çalıştığı güzellik salonuna geliyoruz.

Karamel, Ortadoğu’nun Sex and the City’si olarak nitelendirilse de, sıcaklığı, derinlikli sohbetleri, içtenliği ve acılar ile yoğrulmuş Ortadoğu insanına özgü trajikomikliği yansıtması ile bence çok daha fazlası, çok daha bizden… Film müziklerini Labaki’nin eşi, Lübnanlı müzisyen Khaled Mouzanar yapmış. Bence en etkileyici parça da filmin sonuna kalmış. Mreyte ya Mreyte… Ayna Ayna… Sana hikayemi anlatacağım… Söylesene kimim ben…